...кαηкαℓıƒє-ƒσяυм...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İmam-Hatip'te Bulunacak Sıfatlar

Aşağa gitmek

İmam-Hatip'te Bulunacak Sıfatlar Empty İmam-Hatip'te Bulunacak Sıfatlar

Mesaj tarafından BuLeNT_AkDeNiz.0038 14.02.08 15:56

Namazda fazla hata eden veya kalbi sürekli olarak münacaat hâlini korumaktan uzak bulunan kimsenin imamlık yapması mekruhtur. Aynı şekilde, arkasında namaz kılan cemaat içinde Kur ân-ı Kerîm'i daha güzel okuyan, dinin emirlerine bağlılık yönünden daha faziletli ve ilim bakımından kendisinden daha üstün birinin bulunduğunu bilen kimsenin imamlık yapması da mekruhtur. Kendisi abid ve salih biri olsa da bu kerahet durumu değişmez.

Fıkıh ilminde ve farz olan kıraati yerine getirmede eşit olsalar bile; arkasında bulunan cemaatin içinde kendisinden daha muttaki, daha salih ve daha fazla verâ sahibi birinin bulunduğunu bilen kimsenin imamlık yapması da mekruhtur.

Okuma yazma bilmeyen ümmi biri, Kurrâ [Kur’ân-ı Kerîm‘i mükemmel okuyan] birine, Arapçayı [Kur’ân-ı Kerîm harflerini ve mahreçlerini] bilmeyen biri, Arapça’yı mükemmel konuşan birine imamlık yapası uygun değildir.

Teyemmümlü olan kişi de abdestli olana imamlık yapamaz.

Eğer ümmî olanlar toplanıp bir cemaat oluşturmuşlar ise; içlerinden Kur’ân-ı Kerîm‘i en güzel okuyanı imamlığa geçer. Kurrâ olanlar bir araya gelip cemaat olmuşlar ise; en alim olanları imamlığa geçer.

İki imamlık adayından biri Kur’an-ı Kerîm‘in tamamını ezberlemiş [hafız], ancak diğer kişi tecvid ve okuduğunu anlama bakımından diğerinden daha üstün, fakat Kur’an-ı Kerîm‘in tamamını ezbere bilmiyor ise; namaz ahkamını iyi bildiği takdirde kıraati daha güzel olan imamlığa geçirilir.

Bir hadis-i şerifte Resûlullah [s.a.v] şöyle buyurur: “Bir topluluğa, Allahu Teala‘nın Kitabı‘nı en güzel okuyan kimse imamlık yapar. Okuyuşları eşit seviyede ise dinin hükümlerini en iyi bilen imamlık yapar. Eğer fıkıh yönünden de eşit iseler, yaşı büyük olan imamlık yapar.” [Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, 17/219, 222; bkz: Ebu Davud, Salat, 61; Nesâî, İmamet, 3; Tirmizi, Salat, 60; İbnu Mace, Salat, 85.] İmamlık konusundaki durum böyledir.

Bir kimse kendi evinde imamlığa başkalarından daha fazla hak sahibidir. Ancak başkasının imamlık yapmasına izin verirse, izin verdiği kişi imamlık yapabilir.

Selam verdikten sonra imamın yüzünü hemen cemaate çevirmesi müstehaptır. İmam yüzünü cemaate çevirmeden cemaatin ayağa kalkması mekruhtur. Bu hususta Talha ve Zübeyr’den [r.a] güzel bir uygulama nakledilmiştir:

“Bu iki sahabi, Basra‘da bir imamın arkasında namaz kılmışlardı. Selam verdikten sonra ikisi imama giderek dediler ki: “Namazı ne kadar güzel ve tam kıldınız! Tıpkı bizim kıldığımız gibi kıldınız. Ancak bir şey eksik kaldı; selam verdikten sonra yüzünü cemaate dönmedin.” Sonra cemaate dönerek: “Siz de çok güzel namaz kıldınız! Ancak imam yüzünü size çevirmeden ayağa kalktınız!” dediler.”

Komşularının kendisinden hoşlanmadığı, yahut arkasında namaz kılanların kendisini hoş karşılamadığı bir kimsenin cemaatin önüne geçip imamlık yapması helal olmaz. Eğer bir kişi üzerinde ihtilaf var ise; bazıları kendisinden hoşlanmıyor ve bazıları da kendisini seviyor ise; bu durumda çoğunluğun görüşüne değil, bunlar arasından ilim ve din bakımından üstün olanların görüşüne itibar edilir. Alim ve dindar olanlar azınlık olsalar da, hayırlı olan onların görüşüne uymaktır.

Bidat sahibi kimsenin arkasında namaz kılınmaz. Bilmeden bidat sahibi birinin arkasında namaz kılan kişi onu tekrar kılsın.

Yolda yürürken bir mescitte ezan okunduğunu işiten kimse, namazı kılmak için başka bir mescide yönelmemeli; yakınında bulunduğu mescide girerek namazını kılmalıdır. Ancak şu iki sebeple başka bir mescide gidebilir: Yöneldiği mescidin imamının daha faziletli biri olduğunu kesin olarak bilirse, ya da yakınında bulunduğu mescidin imamının bidat sahibi veya fasık biri olduğunu biliyorsa. Bu iki durum söz konusu değilse, en yakın olduğu camiye gidip namazı orada kılmak daha faziletlidir.

Bu konuda Resûlullah [s.a.v] şöyle buyurmuştur: “Mescide komşu olan kişi ancak mescitte namaz kılsın!” [Dârekutnî, es-Sünen, 1/240; İbnu Hibbân, es-Sahîh, 3/136; 2/18; Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, No: 9898; Aclûnî, Keşfu‘l-Hafâ, 2/365, No: 3073.]

Mescide komşu olmak iki şekilde izah edilmiştir. Birincisi; ezanı işiten kimse mescide komşu sayılır. Bu görüş Hz. Ali’den [k.v] rivayet edilmiştir. İkincisi; kendi evi ile mescit arasında üç hane bulunan ve kendisi dördüncü olan ev. Bu kimseler içinde ezanı işittiği hâlde cemaate gitmeyen kimse şiddetle kınanmıştır.

Yakınında iki tane mescit bulunan kimse için faziletli olan, kendisine daha yakın olanda gidip namaz kılmaktır. Bu, Hasan-ı Basrî‘nin [rh.a] tercih ettiği görüştür. Ancak; uzak olana yürümek sûretiyle adımları sayıcınca daha fazla sevap kazanma niyeti varsa, yahut uzakta olan mescidin imamı daha faziletli ise uzaktaki mescide gidebilir.

Başka bir görüşe göre daha eski olan mescit tercih edilir. Bu görüş Enes b. Mâlik [r.a] ve diğer bazı Sahâbe-i Kirâmdan nakledilmiştir. Onlar, yeni yapılan mescitler yerine, eski olanlara gitmeyi tercih ederlerdi.

İmama uyarak arkasında namaz kılan kimse; cehri olarak kılınan namazlarda [Cehri olarak kılınan namazlardan maksat; imamın kıraati açıktan okuduğu akşam, yatsı ve sabah namazlarıdır.] Fatiha dışında başka bir şey okumaz. Fatihayı da imamın açıktan okumadığı aralarda okuması gerekir. [Çünkü cemaatin, imamın kıraatini dinlemesi farzdır]. Ancak imam hiç ara vermiyorsa, imamın açıktan okuduğu sırada sadece Fatiha sûresini okuyabilir. İmamın kıraati esnasında Fatiha sûresini okuyanın sorumluğu da, bunun okunması için ara vermeyen imama ait olur; çünkü cemaatin Fatiha okuyacağı kadar ara vermemekle onların namazlarının eksik kalmasına kendisi sebep olmaktadır. Bundan dolayı Allahu Teala‘ya hesap verecek olan odur.

İmamın kıraati gizli okuduğu namazlarda [Bunlar da öğle ve ikindi namazlarıdır.] imamın gizli okuduğu sırada Fatiha sûresini okur. Ancak Fatiha sûresini mutlaka okuması gerekir. [Hanefilerde, imama uyan kimse, gizli ve açık hiçbir namazda ayakta bir şey okumaz. İmamın okuyuşu, ona uyan kimselerin okuyuşu yerine geçer.]

Farz namazı kıldıktan sonra, nafile [sünnet] namazı kılmak için imamın yerini değiştirmesi müstehaptır. Bu konuyla ilgili olarak gelen bir hadis-i şerif şöyledir:

“Resûlullah [s.a.v] selam verdikten sonra bulunduğu yerden kalkardı. Ebû Bekir de [r.a] selam verdikten sonra bulunduğu yerden kalkardı. Ömer de [r.a] selam verince namaz kıldığı yerden kalkardı.” [Abdürrezzak, Musannef, No: 3231; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, No: 2886.]

Konuyla ilgili gelen meşhur bir rivayet de şöyledir:

“Resûlullah [s.a.v] selam verdikten sonra sadece: “Allahümme ente‘s-selâmu ve minke‘s-selâmu tebârekte ve te‘âleyte yâ ze‘l-celâli ve‘l-ikrâm” diyecek kadar oturur, sonra kalkardı.” [Tirmizi, Salat, 298; Müslim, Mesacid, 135, 136; Nesâî, Sehv, 82; İbnu Mace, Salat, 71; Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, No: 6722.]

Cemaat de, farzı kıldığı yerden bir ayak boyu olsun yerini değiştirir ve sünnetleri farklı bir yerde kılarsa güzel yapmış olur; çünkü böyle yapılmasını isteyen rivayetler mevcuttur.

Selamdan sonra tesbih ve dua için bir miktar bulunduğu yerde oturmasında bir sakınca yoktur.
BuLeNT_AkDeNiz.0038
BuLeNT_AkDeNiz.0038
кαηкαℓιƒєค๔๓เภ
кαηкαℓιƒєค๔๓เภ

Mesaj Sayısı : 1379
Yaş : 30
Nerden : kayseri
Kayıt tarihi : 11/02/08

http://www.kanka.forumotion.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz